13 Ocak 2013 Pazar

Ripper Bölüm 10.

I CAN'T RİSK İT,SWEATHEART.(Bunu riske edemem,tatlım.)


"Pearl,tatlım?"
Bir anda tüm havam gitmiş,ne yapacağımı bilemeden korkuyla Justin'e bakmaya başlamıştım.
"Ne yapacağız?Sıçtık."Fısıldıyordum.

Anneme yakalanırsam,herhalde beni evlatlıktan reddedebilirdi ve bunda da haklıydı.Önce gece evden kaçmış ve sabaha karşı gelmiş,cezalıyken bir daha evden kaçmış ve akşam gelmiştim.Şimdi de banyomda annemin tanımadığı bir erkekle öpüşüyordum ve --üstü çıplaktı.

Justin,ne olduğunu anlayamadan,gelen sesle belimden ellerini çekti ve boynumdaki kafasını doğrulttu.Benden bir açıklama beklediğini gösteren bir bakışla bana bakıyordu.

İçimdeki yakalanma korkusu ve panikle fısıldadım."Burada kal.Hareket etme ve tek kelime söyleme.Eğer bir şey söylersen,ikimizin de işi biter."

Justin yavaşça güldü."Bir şey demeyeceğim."

Elini ağzına götürdü ve kilitlermiş gibi yaptı,ardından anahtar varmış gibi parmaklarını havaya doğru salladı.
Gözlerimi çevirdim.
Nasıl hala sakin olabiliyordu?

Kapıyı açmadan önce Justin'e bir bakış daha attım ve dışarı çıktım.
O sırada annem odamın dışından bana kızgınlıkla söyleniyordu.
"Pearl Ashley Maria Mantgomery!Hemen kapıyı aç genç hanım!"

Kapıyı açmadan önce annemin diğer iki ismimi de söylemiş olmasıyla gözlerimi çevirdim.
Umarım bunu Justin duymamıştır,diye düşündüm.Kapı kilidini çevirip,şaşkın bir ifadeyle anneme baktım.Ona bağırır bir ses tonuyla "Evet anne?"diye çıkıştım.

Annem iri gözlerini bana çevirdi."Benimle bu ses tonuyla konuşamazsın genç hanım."
"Üzgünüm."Sahte bir gülümseme ile "Şimdi ki cezam ne olacak acaba?Donumu da mı alacaksın?" dedim.

Kaba konuşmam karşısında sinirlenmeye başlamıştı."Pearl Ashley Maria!Benimle böyle konuşmanı istemiyorum!"

Ellerimi kolumda birleştirdim ve sıkıldığıma dair bir iki kez mırıldandım.
"Ne istiyorsun anne?"
Bana kötü bir bakış attı."Baban ve ben alışverişe çıkmalıyız,tatlım.Sorumlu bir abla gibi,kardeşinin ödevlerini yaptığına ve uyuduğuna emin ol.Ayrıca--evde kalmaya çalış."

Bunu kastetmemiş olmasını dilerdim.
Evde kalmaya çalışmak ha?
Evden bir dahakaçacağımı düşünmüşlerdi?

Annem alındığımı fark edip yanağımı öptü."Onu kastetmemiştim Pearl.Sadece,son zamanlarda kötü şeyler olduğunu anlayabiliyorum.Ben senin annenim.Fakat cezalısın."
"Biliyorum anne."
Annem gitmeden önce geri döndü ve beni bir daha öptü."Seni seviyorum---biliyorsun değil mi?"
Gülümseyerek "Evet--bende seni seviyorum." diye fısıldadım.
Bana sıcak bir gülümseme takınıp,merdivenlerden inmeden önce "İşte benim kızım" diye mırıldandı.


7 Ocak 2013 Pazartesi

Ripper-Bölüm 9.

THİS İS GONA BE HARDER (Bu iş zora gidiyor)


"Tanrım Justin,sana ne oldu?"Vücudundaki akan kanı gördükçe içim daha da kötü olmaya başlamıştı.Bir kaç gündür karşıma çok fazla kan çıkıyordu ve buna alışmalı mıydım bilmiyordum bile.
Justin bakışlarını benden kaçırdı."Hiçbir şey."
"Lanet olsun Justin bana kaydıraktan düştüğünü söylemeyeceksin değil mi?Sana bunu kim yaptı?"sinirli bir şekilde dudaklarımı ısırdım.
Justin gözlerini devirdi ve yere doğru bakışlarını kaçırdı."Hiçbir şey."
"Sana bunu kim yaptı ve ne oldu?Justin bak,sana yardım etmek istiyorum."sesimi alçaltıp Justin'in elini tuttum."Yara kötü görünüyor,Justin."
Justin gözlerimin içine doğru bakmaya başlayarak "Bana yardım etmeni istemiyorum."diye çıkıştı.
Doğrulup kaşlarımı kaldırdım."Peki neden bana geldin?"
"Bilmiyorum."Justin gözlerini benden kaçırmaya devam ederek "Kendimi bir anda arabayı bu eve sürerken buldum dersem yalan söylemiş olmam."
Gözlerimi devirdim."Sana ne oldu Justin?"
"Lucas oldu."Justin fısıldayarak bir küfür savurdu ve "O p*çin beni takip ettiğini bilmeliydim." diyerek çıkıştı.

Justin çok kızgın bir şekilde yere doğru bakıyordu ve ürkmeye başlamıştım.Lucas her kim ise,Justin'le arasının pek iyi olduğunu söyleyemezdim."Lucas kim Justin ve sana ne yaptı?"onun cevap vermesine izin vermeden devam ettim."Takip etmek de ne demek?Tanrım bana bir şeyler anlatır mısın artık?!"

Justin gözlerini çevirdi."Yemek yediğimizde biri sana çarpıp beni ve çetemi cehennemin dibine göndermekten bahsediyordu,hatırlıyor musun?"

Kafamda Justin'den biraz daha uzun,koyu saçlı adam canlanmıştı.Başımla onayladım.
"İşte,Lucas seni bıraktıktan sonra beni bir daha görmüş olmalı ki uzun bir süre takip etti.Arabamın camından arkadaki arabadakinin Lucas olduğunu anladığımda farklı bir yöne saptım.Ona haddini bildirmek gerekiyordu değil mi?"

Demek her şey yine Justin'in 'kendiini kanıtlama çabası' yüzünden ortaya çıkmıştı.
Gözlerimi çevirdim."Sadece evine gidemez miydin?"
"Hayır,"Justin ciddi bir şekilde bana baktı.

"Bu normal bir kavgadan ibaret değil,Pearl.Lucas ve ben,şey,eskiden aynı takımdaydık."
"Sen ve Lucas?"
"Aynen öyle,"Justin aynı ciddiyetiyle devam etti."Fakat aramızda bir kaç kavga başlamıştı,güven problemi yaşanmıştı ve o benim işe yaramaz bir sersem olduğumu düşünüyordu.Tamam belki,biraz hatalı davranmıştım fakat Lucas ile artık her konuda kavga etmeye başladığımızda,olay büyüdü."

İçimden bende senin hiç bir işe yaramayan bir sersem olduğunu düşünüyorum,diye geçirdim.

"Lucas ile daha iyi olan bir kaç kişi de bana karşı farklı davranmaya başladığında,onunla dövüştüm."
Aklıma bir soru takılmıştı ve tek kaşımı kaldırarak Justin'e "Ne tür farklı davranışlar?"diye sordum.

Justin dudaklarını yaladı."Güzel soru,"omuz silkti ve devam etti."Bir çetenin bir lideri olur,bebeğim.Ve,bu çetenin lideri bendim.O değil.İki lider olmaya başlarsa,birinin çekilmesi gerekir."
Bu bana saçma gelmişti."Burası Amerika,oylamaya falan sunamaz mıydınız?"Aptal soru.
"Bu imkansız Pearl,dövüş olmalıydı.Zaten onun kafasına yumruk geçirmek benim de hoşuma giderdi."Sırıttı.

"Dövüşü ben kazandım."
"Ne kadar çok sevindiğimi bilemezsin."
Justin başını çevirdi."Fakat Lucas'ın intikamı dinmedi.Kendi çetemle benim aramı açtı ve bir kaç adamımı çaldı.Olaylar şu an o kadar büyüdü ki Pearl,beni öldürmek için elinden geleni yapmaya çalışacaktır."
Midemde garip bir kasıntı hissettim.

"--Arabanın beni takip ettiğini anlayınca farklı bir yola saptım demiştim.Boş bir arazide arabamdan indim ve Lucas'ı direk yere yatırdım.Mideme ve kafama bir kaç yumruk yedim,bir kaç yumruk attım ve en son hamle olarak Lucas'ı yere doğru hızlıca yapıştırdım.Tanrım,ayağa bile kalkamamıştı.Arkamı dönüp oradan ayrılmak için arabama giderken Lucas yerinden kalkıp cebindeki bıçağı çıkarttı."
Ağzım şokla açıldı.
"Bıçağı gövdemin sağına,belime sapladı ve beni orada bırakıp gitti."


6 Ocak 2013 Pazar

Ripper.-Bölüm 8

 WHAT THE HELL İS GOİNG ON? (Neler oluyor?)


HAYATIMI S*KEYİM.
Ailem benden telefonumu,bilgisayarımı,Ipad ve Ipod'umu,televizyonumu ve müzik çalarımı aldı.Müzik çalarımı neden aldıklarını anlamıyordum.O sadece müzik çalabiliyordu.
Ne yaptığım hakkında düşününce son zamanlarda kendim gibi davranmadığıma karar verdim.Ben iyi notlar alan,harika bir evlattım.Ailemi uzun süredir hayal kırıklığına uğratıyordum ve bunu bana göre bir şey değildi.
Bana her ne kadar iyi davranmaya çalışsalar da,durumum için korktuklarını biliyordum.
Peki neden artık hiçbir şeyin önemi yoktu?
Okul?Notlar veya herhangi bir şey?
Justin benim için önemli olduğu için,diye geçirdim içimden.
Peki doğru muydu?Justin benim için önemli miydi?Belki son bir kaç gündür hayatımda çok yer kaplamıştı fakat bu onun benim için önemli olduğu anlamına gelmezdi.
Bir hata yaptığımın farkındaydım,her ne kadar olaylar benim isteğim dışında gerçekleşiyor desem bile o partiye gitmek yaptığım en büyük hataydı.
Ve bir kez daha evden kaçmak.
Tanrım ne düşünmüştüm?Kendimi kanıtlamam gerekiyor muydu?
Ailem evden kaçmamı kötü karşılamıyordu çünkü benim yaşımda üzerinde baskı olan her çocuk bir kaç kere kafa dinlemek isterdi ve bunu anlıyorlardı.Fakat onlar evden kaçıp bir katille yemek yediğimi bilselerdi,bu gerçekten büyük bir sorun olurdu.
Onlardan bir şey saklamak hoşuma gitmiyordu fakat bu aşamada onlara bir şey anlatmamalıydım.Zaten büyük ihtimalle bir daha Justin'i görmeyecektim ve artık hayatıma devam edebilirdim.

Bir daha Justin'i göremeyecek miydim?Justin beni görmek istediğini açıkça belirtmişti.
Peki ya ben?Onu görmek istiyor muydum?Bir daha?
Kendi iyiliğim için hayır.Fakat onu bir daha görememek fikri midemde bir boşluk yaratmıştı.Onu özleyeceğim fikrine kapılmıştım birdenbire.Her ne kadar inkar etsem de,bir kaç gün içerisinde Justin hayatımda büyük bir yer kaplamaya başlamıştı bile.

Kendimi banyoya attım ve tüm kıyafetlerimden kurtularak sıcak suyun altına girdim.Sıcak su damlaları vücudumdan akmaya başladıkça rahatlıyordum.

Bunun bir randevu olduğunu kim söyledi ki?
Seni bir daha ne zaman görebileceğim?
Sadece..çevrende olman hoşuna gidiyor zannetmiştim,Pearl.

Justin'in sözleri aklımda yankılanıp duruyordu.Bu cümleler üzerinde neden bu kadar zaman kaybediyordum bilmiyorum fakat beni farklı hissettiriyordu.Onu hiç bir zaman çözemeyeceğimi hatırlatıyordu.Ripper yanıtı olmayan bir cebir sorusundan farksızdı.

Mangolu şampuanımdan biraz elime sıktım ve saçlarımı yıkamaya başladım.Bir kaç kere saçlarımı ve vücudumu yıkayıp küvette boylu boyunca uzandım.Sıcak suyun tenimdeki her noktaya ulaşıp beni rahatlatmasına izin verdim.
Gözlerimi kapattım ve tüm her şeyden uzaklaşmak için bir kaç dakika içimden sayı saydım.
Bunu her zaman motive olmak için yapıyordum fakat gözlerimi kapattığım gibi aklıma bazı görüntüler geliyordu.Gerçek olmayan bazı görüntüler.


RİPPER DREAMCAST;

RİPPER(DREAM CAST)

Herkese selam,
'Ripper' isimli devam eden hikayemizin DreamCast'ını yani bölümlerde konu olan kişilerin resimlerini sizinle paylaşmakla gurur duyuyoruz;

5 Ocak 2013 Cumartesi

Ripper-Bölüm 8.

ABOUT BUSİNESS (İş ile ilgili)

Sessiz bir yolculuk sonrası kafamı,yasladığım soğuk camdan kaldırdım.Işıklandırılmış,fakat bazı ışıkları patlamış eski bir tabela gözümü alıyordu."Andrew's Palace."

Justin arabayı durdurup anahtarı cebine atarken dudağını yaladı."Pek 'saray' gibi gözükmediğinin farkındayım ama en iyi burgerleri burda bulursun."
Pek etkilenmiş gibi gözükmüyordum.Sahte bir gülümseme ile söylendim."İnecek miyiz yoksa arabaya servis mi var?"

Justin beni duymazdan gelerek arabadan indi.Bir kaç saniye geçmeden hızlı bir şekilde arabanın kapısını açıp çıktım.Ve yine çok hızlı bir şekilde kapadım.Justin arabanın diğer tarafından şaşkın bir şekilde bağırdı."Sakin,kızım.O arabayı k*çını satsan alamazsın."
Huysuz bir şekilde gözlerimi çevirdim."Peki sen nereni sattın?"
Justin alaycı bir şekilde güldü."Ağır ol,sürtük.O arabaya bir şey olmasını istemezsin."
Onu duymazdan gelerek yürümeye başladım."Öğrendiğim iyi oldu,teşekkürler."

Justin önümden kapıyı açtı ve içeriye doğru geçmem için elini işaret etti.Mekan sıradan bir hamburgerci gibi gözüküyordu.Kırmızı masalar ve şişman bir aşçı.Hiçbir şey giymemiş gibi gözüken,popolarını sallayarak yürüyen aşırı makyaj yapmış bir kaç garson kız.İçimden,Justin'in burayı neden sevdiği anlaşıldı,diye geçirdim.

O sırada boyu Justin'den biraz daha uzun,koyu saç renkli bir çocuk bana çarptı.
"Önüne baks-"fakat çocuk benimle ilgilenmeden bakışlarını Justin'e çevirdi.Dudaklarımı ısırdım,Justin ve çocuğun arasındaki garip gerilimi hissetmiştim.
"Ripper,"çocuk sırıttı."Seni burada görmek güzel,değil mi?"
"Şimdi değil."Justin'in gözlerinde ölüm saçan bir bakış vardı.Ses tonunu düşürmüş ve gözlerini kısmıştı.
"Ne zaman olacak Ripper?Ne zaman seni ve çeteni cehenneme yollayacağım?"küçümser gibi baktı.
Justin sahte bir kahkaha ile "İkimizde biliyoruz ki,organ diye adlandırdığın döküntülerini parçalayabilirim."sesini daha da alçaltmıştı ve fısıldayarak konuşmuştu.

Justin elimden çekerek onu takip etmemi sağladı.Dip bir yerde,küçük bir masaya oturdu ve yumruklarını sıkmaya başladı.Onu ilk kez bu kadar sinirli görüyordum.
Korkarak,"O da kimdi?"diye sordum.Fısıldayarak konuşmuştum,şu an son istediğim şey Justin'in daha çok kızmasıydı.
"İşimle ilgili bir adam sadece."konuşurken ayrıntılara girmemesi beni deli ediyordu.

Uzun bir sessizlik sonrası siyah saçlarını savurup,giydiği kısa eteğiyle büyük bir gülümseme takınan bir kız yanımıza geldi."Selam,ne alırsınız?"
Menüye bakma ihtiyacı duymadan cevap verdim."Tavuk kanadı istiyorum ve patates."biraz düşünüp ekledim."Ve kola,lütfen."
Justin bir anda büyük bir kahkaha ile gülmeye başladı.Koluna doğru bir yumruk geçirdim fakat beni dinlemiyordu bile.
Garson kızın poposunun güzel kıvrımlarına doğru ayrıntılı bir bakış atıp dudağını yaladı."Bir hamburger ve kıvırcık patates."Sonunda giden garson kızın ardından evet,yürü bakalım sürtük diye iç geçirdim.
Gözlerimi devirdim."İğrençsin."
Justin beni duymamış gibi yaptı."Ne dedin?"
Uzanıp kulağına doğru bağırdım."İğrençsin,"yerime tekrar oturdum ve peçeteyle oynamaya başladım."Şimdi beni duydun mu?"
"Neden şimdi iğrenç oldum?"Justin yaptığından habersiz gibiydi veya umursamaz.
Gözlerimi devirdim."Biriyle çıkarken başka bir kızla flört edi-"
Justin sözümü kesti."Dur,dur,dur hatun."sırıttı."Bunun bir randevu olduğunu kim söyledi ki?"
"Sen,şeydeyken,biz,arabadayken,aslında,ben,demek istediğim.....s*ktir et."

Justin tek kaşını kaldırdı ve telefonundan bir oyun açtı."Sinir bozucu sürtükler."
Bana 'sürtük'demesine aldırmadan garson yemekleri getirene kadar sessizce masada oturdum.Önüme koyulan koladan bir yudum aldım ve patateslerden birini ağzıma doğru attım.Justin yüzünü buruşturdu."Bu gerçekten can sıkıcı işte."diye güldü."Bunu en son beş yaşımdayken istemiş olmalıyım."

Tamam,bu hiç komik değildi.Benim aldığım yemeğe karışması çok saçmaydı!Gözlerimi devirdim ve onu yok sayarak yemeğime devam ettim.Patateslere kendimi kaptırmış gibi yerken "Çok ikiyüzlüsün."diye Justin'in önündeki patatesleri işaret ettim.
"Ne?Onlar kıvırcık patates."Omuz silkti.Ağzına bir kıvırcık patates atıp devam etti."Çok daha farklı bir pişirme süreçleri var."
"Hayır,Onlar hala patates.Belki farklı bir pişirilme süreci izlenmiş olabilir ama hala patates."
"Benim için değiller!"Justin tıpkı çocuk gibi kıvırcık patateslerine baktı ve keyifle yemeğe devam etti.

Bana sürtük,baş belası veya bebek gibi isimler takmış olması yetmezmiş gibi,ısmarladığım yemeğe karışması iştahımı kaçırmıştı.Ağzındaki patatesi yutmadan "Yemiyor musun?"diye çıkıştı.
"Aç değilim."gözlerimi çevirdim.
Tek kaşını kaldırdı."Az önceye kadar açtın."
Öfkeli bir bakış attım."Şu an değilim ama,seni ilgilendiriyor mu?"
"Pearl,"diye sırıttı."Patateslerini ye,laf atmıyorum.Bunu yapma."kıkırdamaya başladı.

Bir insandan bir saniye içerisinde nasıl nefret edilebilirdi?Gerçekten sinir bozucu bir gülüşü vardı,seksi değil.
"Yemeyeceğim.Aç değilim."dudaklarımı ısırdım.
Justin omuz silkti."Peki o zaman neden bunları istedin?"
"Açım sanıyordum!Konuşmamız bitti mi sıkılmaya başladım bile."gözlerimi çevirdim.

Justin görmezden gelerek kolumdan tutup beni kaldırdı.Cebinden çıkarttığı cüzdanla masaya para bıraktı ve beni ittirerek dışarıya çıkarttı.Çıkarken kapıya çarpan kolum çok acımıştı."Dikkat et Justin!"
Justin arabanın kapısını açarken söylendi."Arabaya bin."
Bu kadar sinir bozucu olmak doğasında olmalıydı."Ah,tabi üzgün olduğunu söylediğin için teşekk-"Justin sözümü kesti."Arabaya bin,sinir bozucu sürtük."
Arabaya bindim ve Justin kapıyı arkamdan kapattı.Sürücü koltuğuna geçti ve park yerinden otobana doğru sapmaya başladı.Ona  "Nereye gidiyoruz,Bieber?"diye sordum.
Yola odaklanmış bir şekilde "Senin can sıkıcı sorularına zamanımız yok.Sessiz ol."
"Sessiz mi olayım?Yine mi kaçırılıyorum?"midemde bir kasıntı hissettim.
Justin kıkırdadı."Kaçırıldığın falan yok,sakin ol tamam mı?Seni benim için özel bir yere götürüyorum."

Bir kaç dakika sonra sisli bir ormanın içinden geçip,yanmış bir barakaya gelmiştik.Araba camından geldiğimiz yere doğru baktım.Eski,yanmış ve gerçekten ürkütücü bir barakadan başka bir şey değildi.
Bu ıssız yere Ripper ile gelmek oldukça şüphe uyandırıcıydı.Bir an burada cesedimi asla bulamayacakları gelmişti veya diğer kurbanlar için ideal bir yer?Koşup kaçamaz,bağıramaz veya yardım isteyemezdim.
Tanrım,diye dua ettim.
Bu dakikadan sonra tek güvenebileceğim şey Justin'de mevcut olduğunu düşündüğüm merhamet duygusuydu.


3 Ocak 2013 Perşembe

Ripper -7.Bölüm

YOU AİNT GOTTA SEARCH NO FURTHER,I GOT WHAT YOU WANT(Daha fazla aramana gerek yok,aradığın şey bende var.)

Annem bana korku dolu gözlerle bakarken konuşmakta çok zorlanmıştım."Anne,baba.Açıklayabilirim."Babam gözleriyle beni süzdü."Açıklamaya başlasan iyi edersin,tatlım."

Boğazımı temizledim ve tıpkı planladığım gibi konuşmaya başladım.Fakat sesimdeki korku ve inandırıcı olmayacağı düşüncesi beni kekeletiyor ve düzgün konuşamama neden oluyordu.

"Gece beni Shay aradı,ailesiyle kötü bir gün geçirdiğini ve yanına gelip gelemeyeceğimi sordu.Hemen yanına gitmeliydim,çünkü o benim arkadaşımdı.Tek ve en yakın arkadaşım.Telefonda hıçkırarak ağlıyordu ve onun için yanlış olduğunu bilsem bile evden kaçtım."

Annem tek kaşını kaldırdı."Bunun için sabahı bekleyebilirdin,genç hanım."
Annemi başımı sallayarak onayladım ve bir çırpıda "Biliyorum.Evet..ama onun bana o sırada ihtiyacı vardı."

Ailemin bakışlarından inandırıcı olduğumu sezdim.Babam boğazını temizledi ve ciddi bir şekilde "Bize haber vermedin.Buna da mazeretin var mı bakalım?"

Babam beni iyi yerden vurmuştu fakat buna da hazırlıklıydım."Evet..çünkü haber verseydim sabah gitmemi söyleyecektiniz ve ben her şekilde gece gitmek için kaçacaktım."

Babam gülümsedi."Bu açıklama sana bir aydan başlayan cezanı bir haftaya indirebilir,değil mi hayatım?"diyerek anneme baktı.

Annem gözlerini bana dikti."Bir hafta cezalısın,odana çık bakalım küçük hanım.Ve bir daha ne olursa olsun her zaman bize haber vermelisin.En azından önümüzdeki bir yıl boyunca bu böyle."

İçimden geceyi bir katilin evinde geçirdiğimi bilseydiniz,bana daha farklı davranırdınız diyerek merdivenlerden çıktım ve odama girdim.Kapımı kilitleyip,kendimi rahat yatağıma attım.

Şimdilik güvende hissediyordum.
Şimdilik.

JUSTİN'İN GÖZÜNDEN
Evime doğru giderken yanımdaki koltuğun boş kalması beni huysuzlandırmıştı.Uğraşıp,gıcık edecek birinin olmaması biraz garip hissettiriyordu.Fakat her şeye rağmen,o başbelasından kurtulmak beni mutlu etmişti.
Pearl masum bir liseli kızdan başkası değildi.Onun hayatını bir gecede bu kadar kötü etkilemek her ne olursa olsun istemezdim.Gıcık olabilirdi,fakat hala bir çocuktu.
Pearl'de garip bir şey vardı.Beni farklı hissettiriyordu.
Genel olarak gülmeyen,ciddi bir beladan başka bir şey olmadığımı sanıyordum.Pearl bana yıllar önce kaybettiğim mutluluğu getirmişti.Kendimi çocuk gibi hissetmeme neden olmuştu.Biliyorum,aramızda sadece bir yaş var fakat ben çocuk olmayı on iki yaşımda bırakmak zorunda kalmıştım.

On iki  yaşımdayken,babamın zoruyla ilk cinayetimi işlemiştim.Annem ve babam asla anlaşamazdı.Nasıl evlendiklerine hep şaşmıştım.Ben on iki yaşımdayken,ailem yeni bir bebek beklediklerini söyledi.Aslında buna sevinmiştim,fakat gelecek bebekte en az benim kadar şansız olacaktı.Çünkü onun da babası bir psikopattan başkası olmayacaktı.
Annemin doğum yapmasına bir iki hafta kala,evde kötü bir kavga çıkmıştı.Bu sürekli olurdu,annemle babam her zaman kötü kavgalar ederdi fakat bu sefer farklıydı.
Koltukta oturup çizgi film izliyordum ki ev kapısının sertçe açıldığını duydum.Ve bağıran ailemi.Bu tür bağırışlardan çok korktuğum için hemen koltuğun arkasına gizlenmiştim.
Bundan sonrası benim için film şeridi gibiydi.Salona annemin girmesini,çığlık atışını ve babamın annemi orada,hemen öldürmesini hayal meyal hatırlıyordum.Bir anda ağlayarak koltuktan çıkmak yerine,korku dolu gözlerle annemin cesedine bakan babamın hemen arkasındaki silahı aldım.Ne yaptığımı ben de çözememiştim fakat artık o adamdan ve bize yaptıklarından sıkılmıştım.
Ve silahın tetiğini çektim.Evet,ilk öldürdüğüm insan kendi babamdı.

Gözlerimi,hareket etmeksizin babama dikmiştim.Charlie yukarıdan koşarak gelip elimdeki silahı almıştı.Sağlık ekiplerinin ve polisin gelmesi için beş dakika geçmişti.Annem olay yerinde ölmüştü fakat bebeği kurtardılar.İşte o zamandan beri Jenny benim için her şeydi.Bana annemi hatırlatıyordu ve o güzel bir yaşam geçirsin diye,bana yapılanın tersine,onu bu işlerden uzak tutmaya çalıştım.
Babamın ölümünde suçlu tutulmadım.Mahkemeye babamın bana silah verip "Beni öldür,"dediğini söylemiştik ve olayları görmese de görmüş gibi Charlie'yi tanık olarak kullanmıştık.Duruşma pek uzun sürmemişti.